Bütün acıları yazıyorum vasiyetime
Я записываю всю горечь в своё завещание
Sana yakışanı yapıp oku o zaman
Тогда, делая то, что тебе идёт, читай
Gram acımadı kötü diye vaziyetime
Она ни грамма меня не пожелала в моей ситуации. Это плохо.
Sana yakışanı yakıp onu koru o zaman
Тогда, делая то, что тебе идёт, защищай это
İzine alışalım huyuna çalışalım
Давай привыкнем к твоим следам, давай работать над твоим характером
Dışı buz içi balım nerdesin
Где ты, та, у которой снаружи лёд, а мёд – внутри?
O beni unutacak birine alışacak
Она меня забудет и привыкнет к этому
İki kez acınacak yerdesin
Ты там, где чувствуют дважды (хм, что он имел в виду?)
Yüzüme bakmasın, ama bırakmasın
Ты не смотришь мне в лицо, но и не бросаешь
Onu ayartmasınlar
Не дайте ей сбиться с пути
Beni yakan güneş,onu da yakmasın
Солнце испепеляет меня, но не тебя
İşi abartmasınlar
Не преуваличивайте
Yüzüme bakmasın ama bırakmasın
Onu ayartmasınlar
Beni yakan güneş onu da yakmasın
Yeter uzatmasınlar
Хватит, не затягивайте
Takıp o zilleri beline
Цепляя звоночки на талию
Atıp kederleri derine
Сбрасывая с себя печали
Geçip güzellerin önüne
Переходя к порогу красоты
O gül dudaktan öpmek lazım
Эти смеющиеся губы нужно поцеловать
Giderse gitsin nereye
Если она уйдёт, пусть они отпустят, но куда?
Verip o günleri geriye
Отдавая назад те дни
Sabahtan akşama rakıya
Ракы с утра до ночи,
Girip bir uçtan çıkmak lazım.-
Входя, нужно выходить с другой стороны
Bütün acıları yazıyorum vasiyetime
I write down all the bitterness in my will
Sana yakışanı yapıp oku o zaman
Then, doing what suits you, read
Gram acımadı kötü diye vaziyetime
She did not want me a single gram in my situation. This is bad.
Sana yakışanı yakıp onu koru o zaman
Then, by doing what suits you, protect it.
İzine alışalım huyuna çalışalım
Let's get used to your tracks, let's work on your character
Dışı buz içi balım nerdesin
Where are you, the one with ice outside and honey inside?
O beni unutacak birine alışacak
She will forget me and get used to it.
İki kez acınacak yerdesin
You are where you feel twice (hmm, what did he mean?)
Yüzüme bakmasın, ama bırakmasın
You do not look me in the face, but you do not throw
Onu ayartmasınlar
Do not let her go astray
Beni yakan güneş, onu da yakmasın
The sun is burning me, but not you
İşi abartmasınlar
Do not exaggerate
Yüzüme bakmasın ama bırakmasın
Onu ayartmasınlar
Beni yakan güneş onu da yakmasın
Yeter uzatmasınlar
Enough, do not tighten
Takıp o zilleri beline
Clinging bells to the waist
Atıp kederleri derine
Throwing off the sadness
Geçip güzellerin önüne
Turning to the threshold of beauty
O gül dudaktan öpmek lazım
These laughing lips need a kiss
Giderse gitsin nereye
If she leaves, let them let go, but where?
Verip o günleri geriye
Giving back those days
Sabahtan akşama rakıya
Cancer from morning till night
Girip bir uçtan çıkmak lazım.-
Entering on the other side